Belki de bütün çektiğimiz acıların, sıkıntıların bir sebebi bulunduğunda ona hastalık teşhisi konduğunda azalıyor. Geçmese bile iyileşmek için umut olduğunu anlıyoruz, tedavi sürecimiz başlıyor. Hastalığımız iyi ya da kötü, en azından neden olduğunu öğrenmemiz bir nebzede olsa bizi rahatlatıyor.
Sonrasında ise içtiğimiz ilaçlar, doğru beslenme çabalarımız hep sağlıklı kalıp, hayata dair güzel anılar biriktirebilmek için aslında. Hastalık teşhisi konduktan sonra anlıyor insan hayatının, sağlığının değerini. Yaşamaktan zevk almanın her zaman bize iyi geldiğini, hayatın ne kadar güzel olduğunu unutuyoruz. Bunlar iyi yönleri birde o hastalığı benimsemek, onunla yaşamayı öğrenmek var ki oda en zoru. Bazen psikolojimiz her şeyi kaldıramayabiliyor hele birde bununla yüzleşmekse olay işte burada çok zorlanıyoruz.
Kendimizi olduğumuz gibi kabul etmemek, eleştiriye açık olmamak bizim yapımızda var. Dışarıdan bir gözün bizim hakkımızda gözlemlediklerini çoğu zaman kabul etmeyiz, bazen de kabul eder gibi rol yaparız. Ama içten içe kendimizi değiştirmeye çalışırız. Hayatın her zaman iyi yönleriniz görmeye çalışmalıyız. Hayat kısa ve acımasız. Bazen teşhis kondu diye seviniyoruz bazen de yanlış hastalık teşhisi koydular diye iki kat fazla üzülüp, kahroluyoruz. Tek bir doktora, kişiye güvenmek ne kadar doğru tartışılır ama emin olduğumuz tek şey hastalık sürecinde çok fazla yıprandığımız ya da yıpratıldığımız. Her şey geçiyor, ya da bizimle beraber bizimle yürümeye devam ediyor. Onu yanında taşıyabilmek, onunla eğlenmekte asıl olan mesele.
Hayat önümüze neler getirir bilemeyiz, her şey kendimizi sevmekten kendimize güvenmekten geçiyor.
Kendinize iyi bakın ve istediğiniz her şeyi yapabilecek, herkesi yenebilecek gücünüz olduğunun farkına varın!